• English Version
  • Hakkında

GEZMECİLER

~ Gezilen, görülen, tadılan güzelliklerin paylaşıldığı bir site

GEZMECİLER

Tag Archives: Magyar

Viyana, Avrupa’ nın müzik başkenti…

28 Çarşamba Ara 2016

Posted by Erhan Ergün in Avusturya

≈ 2 Yorum

Etiketler

Albertina, Augustinerkeller, Babenberg, Böhm, Beethoven, Belvedere, Bhrams, Charlemagne, Dom, Habsburg, Haydn, Heuriger, Hofburg, Hundertwasser, Isıdor, Magyar, Mahler, Maria Teresia, Mozart, Musik, Musikverein, Pisagor, Plato, Rathauskeller, Sacher, Schönbrunn, Schotten, Schubert, Sisi, Staatsoper, Vals, Venus

Belvedere salonları
Belvedere salonları
Hundertwasser panosu
Hundertwasser panosu
Hofburg sarayı önünde yön levhası
Hofburg sarayı önünde yön levhası
Viyana operası
Viyana operası
Parlamento binası
Parlamento binası
Musikverein salonunda
Musikverein salonunda
Saray hazinesi eşyaları
Saray hazinesi eşyaları
St. Peter's kilisesinde koro
St. Peter’s kilisesinde koro
Belvedere sarayı gecesi
Belvedere sarayı gecesi
Kentin en canlı yeri
Kentin en canlı yeri
Rathaus
Rathaus
Hofburg sarayı uzantıları
Hofburg sarayı uzantıları
Lokanta tanıtımı
Lokanta tanıtımı
Müze binasının iç mimarisi
Müze binasının iç mimarisi
Albertina müzesi önü
Albertina müzesi önü
Naturhistoriches müzesi içi
Naturhistoriches müzesi içi
Figlmüller Schnitzel
Figlmüller Schnitzel
Tramvayla ulaşım çok rahat
Tramvayla ulaşım çok rahat
Lugeck meydanı
Lugeck meydanı
Belvedere üst girişi
Belvedere üst girişi
Hofburg Sarayı
Hofburg Sarayı
Kraliyet yaşantısı
Kraliyet yaşantısı
Eşsiz tablolar
Eşsiz tablolar
Saray hazinesi
Saray hazinesi
Rathausplatz' da buz pisti
Rathausplatz’ da buz pisti
Sarayda yatak odası
Sarayda yatak odası
Kathedral içi
Kathedral içi
Üst Belvedere sarayı
Üst Belvedere sarayı
Turist gezi otobüsü
Turist gezi otobüsü
Hotel Bristol
Hotel Bristol
Homo Saphiens
Homo Saphiens
Epstein Sarayı
Epstein Sarayı
Leopold müzesi girişi
Leopold müzesi girişi
Savaş sonrası Viyana
Savaş sonrası Viyana
Sacher Torte
Sacher Torte
Yönetmenin odası
Yönetmenin odası
Toplu taşıma ağı çok iyi
Toplu taşıma ağı çok iyi
Kaertner strasse
Kaertner strasse
Casino Viyana
Casino Viyana
Figlmüller lokantasında kuyruk
Figlmüller lokantasında kuyruk
Museumsquartier
Museumsquartier
Müze içinden görüntü
Müze içinden görüntü
Guesthaus Vienna
Guesthaus Vienna
Bisiklet kullanımı çok yaygın
Bisiklet kullanımı çok yaygın
Viyana'da akşam
Viyana’da akşam
"Zamanın değişimi" anıtı
“Zamanın değişimi” anıtı
Tarihi yapılar
Tarihi yapılar
Gece Viyana caddeleri
Gece Viyana caddeleri
Noel pazarında gıda sergilerinden birisi
Noel pazarında gıda sergilerinden birisi
Museumsquartier
Museumsquartier
Müze ön cephesi
Müze ön cephesi
Parlamento önündeki heykeller
Parlamento önündeki heykeller
Müzenin içi
Müzenin içi
St. Peter's kilisesi içi
St. Peter’s kilisesi içi
İlk Figlmüller lokantası
İlk Figlmüller lokantası
Hayvanlar sergisi
Hayvanlar sergisi
Parlamento önü
Parlamento önü
Müze koridorları
Müze koridorları
Cafe Wien büfesi
Cafe Wien büfesi
Hofburg Palace
Hofburg Palace
Domplatz'da faytonlar
Domplatz’da faytonlar
Naturhistorichesmuseum
Naturhistorichesmuseum
Sisi müzesi girişi
Sisi müzesi girişi
Saray salonlarından birisi
Saray salonlarından birisi
Burgtheatr
Burgtheatr
Sacher Torte ama orijinal...
Sacher Torte ama orijinal…
Figlmüller lokantası
Figlmüller lokantası
Musikverein tavan süslemeleri
Musikverein tavan süslemeleri
Müze cümle girişi merdivenleri
Müze cümle girişi merdivenleri
Goethe heykeli
Goethe heykeli
Saray bahçesi
Saray bahçesi
Tarihi binalar
Tarihi binalar
Kaertner caddesinde akşam
Kaertner caddesinde akşam
Saray salonları
Saray salonları
Kaertner caddesi
Kaertner caddesi
Hofburg saray girişi
Hofburg saray girişi
Hofburg Palace
Hofburg Palace
Kent merkezinde hoş bir etkinlik
Kent merkezinde hoş bir etkinlik
Burggarten ve Sanat tarihi müzesi
Burggarten ve Sanat tarihi müzesi
Müze girişi tavan süslemesi
Müze girişi tavan süslemesi
Belvedere bahçeleri
Belvedere bahçeleri
İlginç resim sanatı
İlginç resim sanatı
Musikverein ana salonu
Musikverein ana salonu
Burggarten ve noel pazarı
Burggarten ve noel pazarı
Hundertwasser binaları
Hundertwasser binaları
Hundertwasser genel görüntüsü
Hundertwasser genel görüntüsü
Saray Atçılık Okulu girişi
Saray Atçılık Okulu girişi
Kunsthistorisches müzesi girişi
Kunsthistorisches müzesi girişi
St. Peter's kilisesi
St. Peter’s kilisesi
Patates vazgeçilmez besin
Patates vazgeçilmez besin
Hundertwasser barı
Hundertwasser barı
Museumsquartier ana binası
Museumsquartier ana binası
1918 Cumhuriyet anıtı
1918 Cumhuriyet anıtı
Müzik evi
Müzik evi
Memleket aşkı
Memleket aşkı
Augustinerkeller girişi
Augustinerkeller girişi
Viyana Filarmoni orkestrası
Viyana Filarmoni orkestrası
Hundertwasser evleri
Hundertwasser evleri
Parlamento
Parlamento
Graben Strasse
Graben Strasse

 

 


Ziyaretimiz sırasında gittiğimiz Musikverein Wien konser salonunda, Daniel Barenboim yönetimindeki Viyana Filarmoni Orkestrası’ nın konserinde çalınan kompozisyonlardan birisini bu bloğumun başında Berlin Filarmonu Orkestrası’ nın  yorumuyla dinlemenize sunuyorum. 


 

Viyana deyince akla gelen birden fazla özdeş kelime vardır. Bunların başında da “Müzik” gelir. Yaşamımın bir döneminde müzik eğitimi aldım, enstrümanlar arasında gitar ilgimi çekti ve bir süre çaldım. Lise yıllarıydı, üç yıl aynı sırayı paylaştığım sevgili arkadaşım müzisyen ve yazar Aydın Büke, daha sonra yaşamını müziğe adadı ve konservatuar eğitimi sonrasında kariyerine  Avusturya’ da  devam ederek  yurda döndü.  İş hayatı bizi birbirimizden koparttıktan otuz yıl sonra tekrar bir araya geldik ve geçtiğimiz günlerde Viyana’ya bir kültür ziyareti  yaptık.  Şimdi O’ nun affına sığınarak “Müzik” ile “Viyana” arasındaki bağı kısaca anlatmaya çalışacağım…

img_20161216_163932

Musikverein konser salonunda Aydın Büke ve Gezmeciler


 

Müzik enstrümanlarının tarihi taş devrine kadar uzanıyor. Antik Mezopotamya, Mısır, Hindistan ve Çin’de zengin müzik gelenekleri olduğu biliniyor. Babil’ in müzik teorilerinin bir şekilde Yunan medeniyetini etkilemiş olabileceği ve bu yolla Avrupa’ya ulaştığını söylemek yanlış olmaz. Antik Yunanların arp, lir, davul, çimbal vb gibi aletleri kullandıkları anlaşılıyor. Yunan müzik teorisi MÖ 500 de Pisagor’ dan MS üçüncü asıra kadar evrilerek gelmiş ve Aristides Quintilianus’ un “De Musica” adlı eserinde bir bilgi hazinesi olarak ortaya çıkmış.

Plato ve Aristo, “eğitim, insan vücudunu disipline etmek için jimnastiği, zihni disipline etmek içinse müziği kullanır” diye ifade etmişler. Çok doğru buyurmuşlar. İnsan yaşamı için bu kadar değerli ve vazgeçilmez olan müziğin, notalar sistemiyle yazılı hale getirilmesi tarihi ise oldukça karışık. Taşlara, kil tabletlere ve papirüs kağıtlara yazılmış notalar bulunmuş olmakla birlikte, bunların düzenli ve kalıcı bir biçimde nesillere aktarılmış olduğuna dair bulgular düzensiz.

dsc_0042

Haus der Musik

Ancak bu işin ilk defa organize olarak ele alınması, 9. ve 10. asırlarda  orta Avrupa’daki Katolik kiliselerinde gerçekleşiyor.  Çünkü Tanrının evleri o devirlerde sadece dini amaçlara hizmet etmiyor, bünyelerinde pek çok  bilgi hazinesi barındırıyorlar ve adeta bir okul gibi, eğitim, siyaset, tıp, mimari ve idari konularda devrin yöneticilerine destek oluyorlarmış. Bu sıralarda kral Şarlman ‘ın (Charlemagne) Almanya’da  Alcuin’ de kurduğu bir ekip, bilgilerin derlenip ulaşılabilir hale getirilmesi ve sonraki nesiller tarafından kullanılabilmesi için çalışır ve bu sayede diğer bilgi hazinesiyle birlikte müzik notaları da hayat bulur.

Bu tür çalışmalarda değerli kaynaklara sahip İspanya’ nın Seville kentinden Isıdor, 9. asırda şöyle demiş: “Eğer yazılı hale getirilemiyorlarsa sesler, insanlar tarafından hatırlanmadığı sürece yok olup giderler…”.

dsc_0077

Schubert zamanına ait bir gitar

Avrupa’da 12. ve 13. asırlarda yeni enstrümanlar ortaya çıkar. Bunların bazıları pirinçten mamul trompet ve kornolardır (modern üflemeli sazlar). Derken çok sesli müzik (Polyphony) kendini gösterir Fransa’da ve 11. -13. asırlarda gelişir.

Yaylı sazların ilk kez muhtemelen orta asya’da kullanıldığı söyleniyor. Oradan Çin ve Hindistan yoluyla Ortadoğu ve nihayet Avrupa’ya ulaşmış. Burada modern yaylı sazlar violin, viola ve çello ile kontrbas’ dan oluşuyor. Violin İtalya’ da gelişme imkanı bulmuş ve ünlü Stradivari ailesi (Cremona, 17-18. asır) bunlara ilaveten arp ve gitar da imal etmiş. Rakipleri Guarnieri ailesi ile birlikte binlerce enstrümana hayat vermişler.

Piyano (pianoforte) yine bir İtalyan üretici tarafından Floransa’da 1700’ lü yılların başında hayat bulmuş. Theobald Böhm (1794-1881) Münih’ li  bir müzisyen ve altın eşya üreticisi, aynı zamanda çelik endüstrisinde deneyimli bir girişimci olarak flüt’ ü mükemmelleştirmiş ve günümüzdeki modern flüt’ ün ilk örneğini 19. asrın ortasında müzik dünyasına sunmuş.

Böylece notalarla ve gelişen enstrümanlarla hayata daha sıkı bağlanan müzik dünyasında, Avrupa’ nın ortaçağ romantizminin de etkisiyle pek çok besteci yetişmiş. İşte bunlardan Viyana ile derin bağları olan bazıları:


Senfoninin babası sayılan Joseph Haydn (1732-1809) Avusturya doğumlu. Macaristan sınırında küçük bir köyde dünyaya gelen Haydn, henüz altı yaşındayken Viyana’daki St. Stephen’s kilisesinde koroya katılır. Klavsen ve keman eğitimi alır ve beste yapmaya başlar, yaşamı boyunca yüzden fazla senfoniye imza atar.

dsc_0066

Haydn ‘ ndan kalan eşyalar


 


 

Yine Avusturya’ lı bir besteci olan Wolfgang Amadeus Mozart (1756-1791) müzisyen bir babanın iki çocuğundan birisi olarak Salzburg’ da açar dünyaya gözlerini. Babası her iki çocuğuna da iyi bir müzik eğitimi verebilmek için kendi kariyerini feda eder. Henüz beş yaşını yeni bitirdiğinde yarım saat gibi kısa bir sürede ilk bestesini yapar Mozart. Aynı zamanda çok iyi bir piyano virtüözü olan Mozart’ın 600’e yakın eseri olduğu biliniyor.

dsc_0063

Haus der Musik’ te büyük besteciler sergisine giriş


 


Aslen Almanya’da doğan Ludwig van Beethoven (1770-1827), yaşamının 35 yılını Viyana’da geçirmiş. 1818 yılında tamamen sağır olan besteci, genç sayılacak bir yaşta arkasında birbirinden güzel eserler bırakarak vefat etmiş.


 


Bir başka ünlü Avusturya’ lı besteci Franz Schubert (1797-1828), müzisyen bir aileden geliyor. Çok erken yaşta ölen sanatçı, kısa ömrüne 600’den fazla eser sığdırmış. Goethe’ nin  şiirlerini de besteleyen Schubert, klasik ve romantik dönemler arasındaki köprü olarak tanımlanıyor.

dsc_0075

Schubert’ in okul karnesi ve gözlüğü


 


Alman besteci Johannes Brahms (1833-1897), Hamburg doğumlu ama yaşamının çoğunu Viyana’da geçirmiş. Senfonileri yanında 200’ ü aşkın bestesi olan sanatçı, Viyana merkez mezarlığında dostları Beethoven ve Schubert ile yan yana yatıyor…

dsc_0080

Johannes Bhrams ve Johann Strauss


 


Gustave Mahler (1860-1911), bir  Austro-Alman besteci ve bugün Çek Cumhuriyeti, bir zamanlar ise Avusturya İmparatorluğu olan topraklarda doğmuş. Aynı zamanda çok değerli bir yönetmen…


Viyana kentiyle özdeşleşen bir başka olgu “Vals” . Dans müziği ve özellikle de Vals müziği, orta Avrupa’ da müziğin yüzyıllar içinde  gösterdiği inanılmaz gelişime paralel, dönemlerin aristokrat hanedanlıklarının ve onlarla içi içe yaşayan sosyetelerin geleneksel toplantılarında ve kutlamalarında hep tercih edilen tarz olmuş. O kadar ki, Viyana Kongresi (1814-1815) sırasında adeta bir fenomen haline gelmiş ve 1820’ de Viyana’daki bir karnaval sırasında aynı gecede 1,600 balo düzenlenmiş…

dsc_0365

Musikverein’ in ön cephesi


 

Viyana deyince hemen akla gelenler sırasında ünlü Habsburg Hanedanlığı ve hem kentin, hem de ülkenin kaderini büyük oranda etkilemiş olan Kraliçe Maria Teresia ve Kaiserin Sisi var. Ancak bunları iyi hazmetmek için Viyana’ nın tarihine kısaca bir göz atalım:


Viyana “Neolithic” çağdan bu yana yerleşim yeri olarak kullanılmış, çünkü Danube nehrinin her iki yakasındaki verimli topraklar ve uygun iklim, burayı hep yaşanır kılmış. Kent civarında kazılarda bulunan “Venus von Willendorf” heykelciği, MÖ 25,000 yılına kayıtlı ve doğa tarihi müzesinde sergileniyor.

venusfigur%20009

Venüs von Willendorf heykelciği

Viyana’da Kelt yerleşimi izlerine MÖ 500 civarında ratlanıyor (Vedunia). MÖ 15 yılında kent Roma etkisindedir ve adı “Vindobona” dır. Bu dönemde bir askeri kamp ve çevresinde sivil yerleşkeler vardır. 5. asırda barbar kavimlerin istilası sonrası Romalıların buradan sürülmesini takiben önce Langobard’lar, sonra Slav’lar ve Avar’lar ve birkaç on yıl sonra da Magyar’ lar hakimiyet ilan ederler. 1146 yılında Babenberg hanedanlığı buraya yerleşir ve Otto I, Magyarları yener. 1155 te ülke dükalık ünvanı alır ve günümüzde de var olan “Schottenstift” kurulur. 2. Henry Regensburg’ta yerleşik İrlanda’ lı papazları Viyana’ya getirir ve bir manastır kurar. Yönetim konusunda Henry’ e destek olan bu kuruma Almanca’da “Schotten” ya da “Iroschotten” yani “İskoç” anlamına gelen kelimeden hareketle bu isim verilir. Henry bunu takiben ikametini Klosterneuburg’tan Viyana’ya taşır ve Dük (Herzog) ünvanı alır. Schottenstift o kadar geniş bir bilgi ve deneyim kapasitesine sahiptir ki hem yöneticilere yardımcı olur, hem de daha sonra Viyana Üniversitesi’ nin kuruluşunda önemli rol oynar (1365).

dsc_0254

Belvedere sarayı

Babenberg’lerin son üyesi Friedrich II, 1246 yılında ölünce ülke Bohemya kralı Ottokar II tarafından ele geçirilir ve 1.Rudolf  kral seçilir, ardından 1278 de Marchfeld savaşında Ottokar’ ı yener, böylece ünlü Habsburg hanedanlığının yolu açılmış olur. Bu dönemde Avusturya gelişir, üniversite kurulur ve Macaristan ile Bohemya’nın katılmasıyla 1556 da Viyana, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun başkenti olur.

Viyana, 1529 ve 1683 yıllarında Osmanlılar tarafından iki kere kuşatılır. Osmanlıların yenilip Balkanlara çekilmesinin ardından şehir gelişir, Fischer von Erlach ve Lukas von Hildebrandt gibi ünlü mimarların önderliğinde imar edilir. 1679 ve 1713 yıllarında iki kez salgın hastalıkla boğuşan Viyana büyümeye devam eder ve 1790 da nüfusu 200,000’e ulaşır. 1805 ve 1809 da iki kez Napolyon tarafından kuşatılır, 1848 mart ayında devrim gerçekleşir. Günümüzdeki  “Ringstrasse” yani eski şehir merkezini çevreleyen yol, surların yıkıntıları üzerinde yapılır. 20. yüzyıla girildiğinde kentin nüfusu artık 2 milyon olmuştur (Dünyanın dördüncü en kalabalık şehri). Kentin bugünkü nüfusu ise 1,8 milyon civarındadır (metropolitan şehir nüfusu 2,6 milyon).

dsc_0108

St. Stephen’s katedrali

Son olarak Avusturya Cumhuriyeti “Republik Österreich” 1918 yılında ilan edilir, ülke savaşın etkisiyle hızla önem kaybeder ve 1938 yılında Almanya’ ya bağlanır, 1945 te Rus savaş uçakları tarafından Viyana bombalanır, nihayet Avusturya özgürlüğünü 1955 yılında yeniden kazanır.

Bu tarihsel özetten de anlaşılacağı gibi, Habsburg ailesi, Avusturya ve onun başkenti Viyana için son derece önemli. Özellikle Maria Teresia’ nın hanedanlıkta üstlendiği rol ve görev çerçevesinde İmparatorluğun kaderini belirleyecek adımlar atması sayesinde belki de ülke ve güzel  başkenti bugün ziyaretçilerine pek çok konuda ziyafet sunabiliyor. Prenses Sisi’  nin hüzünlü yaşam hikayesini sinema filmlerinden hatırlayanlar, yaşadığı saraylarda o dönemden kalan şahsi eşyalarına bakarak bir kere daha o döneme şahitlik ediyorlar…

dsc_0330

Albertina Müzesinde saray salonlarından birisi


 

Nihayet geldik ağız tadına. Viyana deyince bu konuda da meydanı boş bırakmayacak kadar ünlü en az iki, hatta üç fenomen var:

Viener Schnitzel, Sacher Torte ve Heuriger…

Günümüzde artık uluslararası menülerin çoğunda standart satır olarak yer alan Schnitzel, değişik etlerden (dana, tavuk veya domuz) yapılıyor olsa da, Viyana’ da sunulanlar kadar taze ve çıtır ve lezzetli olamıyor ne yazık ki. Şehirde bu geleneksel yemeği tadabileceğiniz çok yer var ama Gezmeciler size sırasıyla üç adres öneriyor:

Figlmüller Wollzeile 5, 1010 Wien. Burası en eski Schnitzel lokantası ve kesinlikle rezervasyon yapmak gerekiyor.

Figlmüller Baeckerstrasse. Burası ikinci Schnitzel lokantası, ilkine yer ayırtmadan giderseniz sizi buraya yönlendiriyorlar, ilkine 50 metre mesafede, yine de kapısında metrelerce kuyruk oluyor.

Figlmüller Lugeck. Burası da üçüncü lokanta, ilkine 30 metre uzaklıkta ve görece daha sakin (yaz aylarında burası da dolu olabilir).

dsc_0210

Figlmüller lokantası girişi

Schnitzel yanısıra diğer yerel lezzetleri tadabileceğiniz ve tavsiye ettiğimiz iki adres:

  • Rathauskeller, Rathausplatz 1, 1010 Wien
  • Augustinerkeller, Augustinerstrasse 1, 1010 Wien

 

Sacher Torte, Viyana ismiyle ününe ün katmış bir başka lezzet. Hemen her kafede bulma şansınız var ama en iyisi ve meşhuru olsun diyorsanız, kuyrukta beklemeyi göze alarak şu iki adrese gitmenizi öneriyoruz:

  • Cafe Sacher Wien. Philarmoniker Strasse 4, 1010 Wien (Kaertnerstrasse üzerindeki Hotel Sacher’in altında), ve ondan 30 metre uzaklıkta
  • Cafe Mozart. Albertinaplatz 2, 1010 Wien

    dsc_0027

    Cafe Sacher


Heuriger, Viyana’ lıların kendi olanaklarıyla yetiştirdikleri şaraplık üzümlerinden elde ettikleri taze şarapları kendi ortamlarında yerel yiyecekler eşliğinde ziyaretçilere sundukları tipik yerel lokanta. Bunların çoğunlukla bulunduğu semtler, bağların da bulunduğu Viyana kentinin kuzey batı kısımları. Bu semtler adlarıyla Grinzig, Neustift am Wald, Heiligenstadt, Sievering ve Nussdorf. Gezmeciler son olarak Neustift’teki “Wolff” lokantasını ziyaret etti ve öneriyor (Rathstrasse 46, Neustift am Walde).

Son olarak Viyana’da yapılması gereken şeylere gelirsek, bu konuda sıralanabilecek o kadar çok şey var ki, buna satırlar yetmez. Ama Gezmeciler, özellikle aşağıda sıralanan etkinlikleri atlamamanızı (pek tabii ayırdığınız zamanla orantılı olarak) tavsiye ediyor:

Schönbrunn Sarayı

Belvedere Sarayı

dsc_0288

Belvedere sarayı alt kapısı

Hofburg Sarayı

dsc_0404

Hofburg Sarayı

Hundertwasser  Haus&Museum

dsc_0159

Hundertwasser Haus

Albertina Museum

dsc_0340

Albertina müzesi

Musikverein Wien (Wiener Philarmoniker orkestrasının bir konser dinletisi)

dsc_0367

Musikverein binası

Staatsoper (ziyaret ve dinleti)

dsc_0223

Staatsoper binası

Mozart Haus

dscn2828

Mozart Haus broşürü

Haus der Musik

dsc_0038

Haus der Musik binası

Naturhistoriches Museum

dsc_0605

Naturhistoriches Museum

Museumsquartier

dsc_0698

Museumsquartier

Rathaus

dsc_0388

Rathaus ve noel pazarı

Kunsthistoriches Museum


 

Gezmecilerin bu seyahatinde birlikte olduğu sevgili dostlarına ve onların zihinsel emeklerine teşekkür borcu var. Daha önce de farklı nedenlerle ziyaret ettiğimiz Viyana’ nın görmediğimiz, tatmadığımız yanlarını onlar sayesinde ve daha büyük keyifle yaşadık. Kıssadan hisse:

“Seyahat dostlarla daha güzel…”


Tüm insanlığa,  barışın hakim olacağı yeni bir dünyada huzurlu ve sağlık dolu bir yıl diliyorum. Yeni yılın mottosu “arınma ve paylaşım” olsun…

 

Bunu paylaş:

  • Facebook
  • Daha fazla
  • Twitter
  • E-posta
  • WhatsApp

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Budapeşte

23 Pazar Şub 2014

Posted by Erhan Ergün in Avrupa

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Attila, Buda, Charles, Elisabeth, Franz Joseph, Habsburg, Magyar, Matthias Cornivus, Obuda, Peşte, Prince Arpad, Sisi, St. Istvan

Kentin bugün bulunduğu yerde eski taş devrinde yaşam olduğuna dair bulgular var.  Bronz çağında da Tuna nehrinin her iki yakasında kabilelerin yaşadığı anlaşılıyor kazılardan. Kelt’er  Gellert tepelerinin yamaçlarında yerleşmişler ve buraya “Aquincum” adını vermişler.  MÖ 13. ve 9. yüzyıllar arasında İmparator Augustus komutasında nehrin her iki yakasına da yerleşen Romalılar, Pannonia şehrini kurmuşlar.  MS 5. Yüzyılda Hunlar bu bölgeyi kasıp kavurmuş ve Attila Romalıları bölgeden defetmiş. 6. ve 9. Yüzyıllar arasında Avarlar’ ın yaşadığı bölgeye 896 yılında Prens Arpad önderliğinde Magyar’ lar gelmiş. Önce Obuda’ da (eski Buda)  yerleşen Magyarlar, sonra daha korunaklı olan batıdaki tepelere yayılmışlar.

Buda Sarayı bahçesi

Buda Sarayı bahçesi

1000 yılında Macar Kralı  1.Stephen (Istvan), feodal yapıda bir devlet kurmuş ve Hristiyanlığı getirmiş. Bundan birkaç yıl sonra da Avrupa’ nın değişik yerlerinden gelen tüccarlar Tuna nehrinin ayırdığı Buda ve Peşte’ de yerleşip, ülkenin gelişimine katkıda bulunmuşlar.  Bu dönemde (13.-15.yy) Macar Krallığı’ nın etkili olduğu alan, Baltık denizinden Adriyatik kıyılarına kadar uzanıyormuş.

1241-42 yıllarındaki Moğol istilasından sonra   Kral 4. Bela tarafından Buda kalesi yapımı emredilmiş. 1347 de Kraliyet Buda’ya taşınmış. Böylece Buda Kraliyeti simgelerken, Peşte de ticaretin merkezi olmuş. 1395 te ilk Macar üniversitesi açılmış kentte. 1458 yılında Kral ilan edilen  Matthias Corvinus,  sarayı ve kaleyi genişletmiş, O’ nun yönetiminde Buda, Visegrad ile birlikte, İtalya’ nın etkisinde  Rönesans kültürünün merkezi olmuş.  İlk kitap Buda’ da 1473 yılında basılmış (The Cronicle of Buda).

Alt geçit ve Finiküler

Alt geçit ve Finiküler

1526 yılındaki Mohaç zaferinden sonra Buda’ yı alan ve 145 yıl (1541-1686) buraya hakim olan Osmanlılar zamanında kiliseler camiye çevrilip surlar güçlendirilmiş. 1686 da Lorraine’ li Charles  Buda’ yı tekrar ele geçirip Habsburg’ ların hakimiyetini sağlamış. Maria Teressa zamanında yapılan yenilikler Almanca konuşan yeni halkların gelip yerleşmesine sebep olmuş. Buda bir üniversite kenti  haline gelmiş 1777 de. Tuna’ nın sol kanadı entelektüellerin ve politikanın merkezi omuş. 1848 ve 49 da liberal azınlık bir sivil devrim yapmış burada.

1849 yılında meşhur “Zincirli Köprü” açılmış. 1867 yılında Kral Franz Joseph 1 ve Elisabeth (Sisi),  Matthias kilisesinde taç giymişler. Böylece Tuna’ nın “Avusturya-Macaristan Krallığı”  yaşamına başlamış.

St.Istvan Kilisesi ön cephesi

St.Istvan Kilisesi ön cephesi

1872 yılı Macaristan tarihinde önemlidir, çünkü bu zamana kadar üç ayrı yerleşim olarak yaşayagelen Buda, Obuda (eski Buda) ve Peşte birleşir ve Budapeşte Macaristan’ nın başkenti olur. Kent hızla gelişmeye başlar ve 1896 yılında Avrupa kıtasının ilk yeraltı demiryolu hizmete açılır. Birinci Dünya Savaşının eşiğine gelindiğinde pek çok endüstri şirketi faaldir şehirde.

Her iki büyük savaş döneminde Budapeşte büyük yaralar alır ve ekonomisi zora girer. 1945 sonbaharında Rusya’ nın kontrolüne giren şehir, 1956 güzünde halk ayaklanmasına (Macar Devrimi) sahne olur.  Buda kalesindeki bazı binaların duvarlarında kurşun ve top mermileri delikleri, bu devrimden günümüze kalan  izler. 1960 ve 70’ li yıllarda şehirde önemli restorasyonlar yapılır ve takip eden yıllarda “Gulaş Komunizmi” diye bilinen bir turizm akımı, kenti pek çok yabancının ziyaret etmesini ve böylece ekonominin yeniden canlanmasını sağlar.

Gece St. Istvan Kilisesi ve ay

Gece St. Istvan Kilisesi ve ay

Günümüzde çoğu restore edilmiş  tarihi yapılarıyla, yeni ve modern yüzüyle, termal banyolarıyla ve spa tesisleriyle pek çok yabancı turisti kendisine çekmeyi başaran bir Avrupa kenti Budapeşte.

Budapeşte Mutfağı:

Genel  adıyla Macar mutfağında bizim mutfağımızdan da küçük esintiler görmek mümkün. Lahana dolması (Töltött  Kaposzta) buna bir örnek.  Bir başkası da biber dolma (Töltött Paprika).  Paprikas Csirke ise sevilen bir başka yemek. Özel bir krema sosunda kırmızı biberle birlikte güveçte pişirilen tavuk eti.

Peşte`de yemek

Peşte`de yemek

Çorba denilince elbette olmazsa olmaz Gulaş (Gulyasleves) çorbası mutlaka denenmeli. Biftek parçaları ve sebzeler ile güveçte pişirilen eşsiz bir lezzet.  Halaszle ise, acılı ve baharatlı bir balık çorbası, içinde bol soğan ve paprika var. Paprika, sözlüklere bakıldığında çok değişik anlamlara gelen bir kelime. Aslında güneydoğu Anadolu’ da  yaz sonunda caddelerde ve sokaklarda bile kurutulan ve toz haline getirilip yemek katkısı olarak kullanılan bir çeşit kırmızı biber. Macarlar bunu çok kullanıyorlar. İspanyollar da öyle. Onlar, “Pimiento” diyorlar buna ve hem kurutulmuş, hem de konserve edilmiş haliyle bolca kullanıyorlar.

Tatlı seçenekleri de çok, ama çok tüketilen bir tanesi  Gesztenyepure adıyla biliniyor. Kestanenin şeker ve rom ile püre haline getirilip üzerine krema eklenmesiyle elde edilen bir lezzet.

Buda' da özel tatlı imali

Buda’ da özel tatlı imali

Çay yanında ve sabah kahvaltısında tüketilen tanıdık bir başka tat ise Pogacsa, yani bizim bildiğimiz Poğaça…Salamlı, peynirli ve patatesli çeşitleri var.

Görülecek yerler:

Buda Kalesi

Matthias Kilisesi

Kraliyet Sarayı

Zincirli Köprü

Bağımsızlık Köprüsü (Liberty Bridge)

Finiküler

St. Istvan Kilisesi

Tuna’ da tekne turu

Kraliyet yazlık evi

Parlamento Binası

Gellert Tepesi

Gül Baba Türbesi

Fishermens’ Bastion, Buda

Heroes’  Square

Franz Liszt Academy House

Termal tesisler (Gellert Baths, Rudas Baths, Kiraly Baths, Szechenyi Baths)

National Theatre

Buda' nın suyu içile..
Görgey Arthur (1818-1916)
Buda`da tarihi bir kilise
Buda' da Fayton
Saray ve Prens Eugene heykeli
St.Istvan Kilisesi kapılarından biri
Julyanus ve Gerardus heykeli
Saray iç bahçesinde bir geçit
Buda' da kuşçu
Fishermens' Bastion
St.Istvan Kilisesi içi
Buda Sarayı
Buda, kaleiçi
Buda`da Tuna boyu
Buda kalesinde sanat eseri
Saray ziyaretçileri
Buda' da bir anıt
Finiküler
Buda'dan Kilise
Zincirli Köprü hatırası
Buda' dan Peşte
Art Gallery önünde,Budapeste, 1999
Buda Kalesi içi
Gresham Palace, Peşte
Buda bahçeleri
Buda Sarayı'ndan bir görüntü
Tarihi Peşte
St.Istvan Kilisesi kulesinden
Buda Sarayı, Peşte' den
Budapeşte Hapimag Oteli (sağda)
Peste' de yemek molası
Buda' ya çıkan Finiküler
Buda Sarayında bir başka anıt
Peşte ve çiçekler
Prens Eugene heykeli
Fishermens' Bastion, Buda

Bunu paylaş:

  • Facebook
  • Daha fazla
  • Twitter
  • E-posta
  • WhatsApp

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

Estergom

25 Cumartesi Oca 2014

Posted by Erhan Ergün in Avrupa

≈ Yorum bırakın

Etiketler

Adalberth, Bela, Charles Robert, Ezstergom, Ferdinand, Magyar, Matthias, Mohaç, Stephen, Trianon, Visegrad

Macaristan tarihini çok iyi temsil eden Esztergom’ un ortaçağdaki halini günümüzde görmek ancak arkeolojik kazı çalışmaları sayesinde olası.  Macar tarihçiler, şehrin o zamanlar sahip olduğu hemen tüm değerlerin, 150 yıl süren Osmanlı yönetimi zamanında toprağın altında kaldığını yazıyorlar. Yaşayan halkın ise büyük çoğunluğu göç etmek zorunda kalmış…

71,5 mt yüksekliği ile Katedral

71,5 mt yüksekliği ile Katedral

Bazı kazılar, kalenin bulunduğu tepelik arazinin (Varhegy) , buz çağının sonlarından beri (20,000 yıl) yerleşim yeri olarak kullanıldığını gösteriyor.  MÖ 350 yılında ise,  Kelt’ler gelip yerleşmişler buraya.  Onlar, Romalıların burayı keşfetmesine kadar şehri imar etmişler. Romalıların dağılmasından sonra da German, Frank ve Avar boyları burayı mesken tutmuşlar.

960 yılında Geza (sonradan Kral olacaktır) burayı ikamet yeri olarak belirleyince, Esztergom’un  yıldızı parlamaya başlamış. 969-975 yılları arasında Varhegy’ de Romalılar tarafından inşa edilen sarayda, Geza’ nın bir oğlu dünyaya gelir. Sonradan 1. Saint Stephen adını alacak olan bu oğul anısına Geza burada bir kilise yaptırır.

Esztergom şehri

Esztergom şehri

Kral Stephen de daha sonra tepenin güneyinde bir başka saray ve tepenin tam ortasında da Esztergom Archbishop’ u Adalberth için bir Bazilika yaptırır. Bu zamanlara ait bazı buluntular, Esztergom adının, deriden zırh imal eden bir Türk-Bulgar yerleşimi olan Esztrogin’ den geldiğini işaret etmektedir.

Stephen 1000 yılında kral olur, kale inşa edilir  ve 13. Yy’ a kadar (1241 deki Tatar istilasına kadar) Esztergom Macaristanın, Esztergom vilayetinin ve dinin merkezi olarak değer kazanır. 1147 yılında burayı ziyaret eden Fransız Odo de Deogilo, Danube nehrinin (Tuna) Esztergom’ a pek çok ülkenin ekonomik zenginliğini taşıdığını yazmış…

Esztergom kalesinin bahçesi

Esztergom kalesinin bahçesi

13. yy başlarında Esztergom, ülkenin ekonomik ve politik başkenti hüviyetine sahipti.  Tatar istilasında ise şehir yıkıldı, kent halkından bazıları kaleye sığındı ve hayatta kaldı, yeni gelenler ise şehri yeniden imar etmeye başladı.     4. Bela kiliseyi ve kaleyi Archbishop’a verip ikamet yerini Buda’ya taşıyınca Esztergom’un  yıldızı söndü. 1304 yılında Çek Kralı 1.Vencel kaleyi ele geçirdi.

14. ve 15.yy’ larda Esztergom, Buda’ nın yanısıra Macaristan’ın etkili bir diğer kenti olmayı başardı. Kral Matthias’ın değer verdiği pek çok bilim ve sanat adamı Esztergom’ u ziyaret etti, bazıları burada yerleşti, hatta Kral’ın dul eşi Beatrix on yıl burada yaşadı.

Esztergom Katedrali

Esztergom Katedrali

1526-1543 yılları arasında Macaristan’da iki kralın yönetimde olduğu dönemde Esztergom, beşi Osmanlılar tarafından olmak üzere altı kez kuşatıldı. Mohaç savaşında (1526) Bishop öldü. 1530 yılında Ferdinand kaleyi aldı, 1543 yılında da Sultan Süleyman kaleye büyük bir orduyla saldırdı. İki yıl süren savaşlar sırasında İspanyol, Alman ve İtalyan muhafızlar kaleye ihanet ettiler ve böylece hem kale, hem de kilise büyük hasar gördü. 1605-1683 arasında Osmanlılar kaleden tüm bölgeyi yönettiler.

Bu dönemde tamamen yıkılmış  olan kale içinde Osmanlılar cami, hamam ve hanlar inşa ettiler. Fakat bunların da çoğu 1683 yılında Esztergom’a hürriyetini kazandıran savaşta yıkıldı. Türkler son olarak 1685 yılında kaleye saldırdılar, bir yıl sonra da Buda Hürriyetine kavuştu.

Bu dönemden sonra şehir, Macarlar, Slovaklar ve Almanlar tarafından yeniden ve yavaş yavaş imar edilmeye başlamış. 1761 yılında Bishop tekrar kontrolü ele geçirip kiliseyi onartmış. 20.yy başlarına kadar Esztergom kültürel ve politik değerini arttırmış fakat 1920 yılında imzalanan Trianon sözleşmesiyle sade bir sınır kenti sıfatı verildiğinde değerini son kez yitirmiş.

Katedralin içi

Katedralin içi

Esztergom’ a gitmek için iki yol var. Birisi 10 numaralı karayolu, diğeri 11 numaralı. Ben ikincisini tavsiye ederim, çünkü bu yol hem Tuna nehrini takip ediyor, hem de Visegrad yerleşiminden de geçiyor. Budapeşte’ den her iki kente de giden otobüsler var,  Budapeşte-Visegrad  40 km, Visegrad-Esztergom 20 km mesafede. Otomobil kiralanıp da gidilebilir. Yol üzerinde Macaristan’ da bolca bulunan termal banyoları da görmek ve girip faydalanmak mümkün, ilgilenenlere tavsiye edilir…

Meşhur “Estergon” şarkısı eşliğinde eski görüntülerin de yeraldığı kısa ve nostaljik bir klip sunuyorum aşağıda izlemeniz için:

Damak tadı:

Esztergom, dolayısıyla tüm Macaristan mutfağında Magyar halkıyla diğer ülkelerin (Asya, German, Slav, İtalyan, Osmanlı, Avusturya) etkilerini  tatmak mümkün.  Genellikle Kümes hayvanları, domuz ve sığır eti ağırlıklı yemeklere yer verilmiş. Goulash çorbası mutlaka içilmeli. 15.yy’da Kral Matthias ve Napoliten eşi, Macar mutfağına soğan ve sarımsak gibi tatları sokmuşlar. “Bejgli” adındaki kek, Osmanlı mutfağının hediyesi. Patlıcan, biber ve lahana dolma “Tölltöt Kaposzta”   da öyle. Bölgenin şarapları da çok lezzetli. Afiyet olsun…

Görülecek yerler:

Saint Adalbert kilisesi kalıntıları üzerinde yükselen Katedral

Kale kalıntıları

Saray kalıntıları

Tuna nehri kıyısı

Maria Valeria köprüsü

Tuna’ nın Slovakya tarafı

Primate Palace

Cathedral Library

Balassa Balint Museum

Visegrad kalesinden Tuna manzarası

Visegrad kalesinden Tuna manzarası

VİSEGRAD

Kelime anlamı “Yüksek Kale” olan bu yerleşim, kalesiyle ve muhteşem  Tuna manzarasıyla ünlü. Mevcut kale, Kral 4. Bela ve karısı Kraliçe Maria tarafından 1250 yılında 328 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerinde  inşa ettirilmiş.

Tarihte meşhur Kraliyet Zirvesi, 1335 yılında burada toplanmış ve Macaristan kralı Charles Robert, Lüksemburg, Bohemya, Polonya, Moravya, Bavarya ve Saxon ülkeleri yöneticilerini davet edip, Viyana ve batılı tüccarlardan ekonomik bağımsızlıklarını ilan eden bir anlaşma imzalamışlar.

Visegrad ve çevresinde hiking ve Tuna nehrinde tekne turları oldukça sevilen aktiviteler.

Görülecek yerler:

Vısegrad Kalesi

Solomon Tower

Royal Palace

Thermal baths

Kalenin hemen altında Tuna kıyısındaki yol üzerinde bulunan Renaissance Restaurant yöresel yemeklerin tadılabileceği turistik bir lokanta, tavsiye edilir.

Katedralden bir görüntü
Kral ve Kraliçe yemekte
Lokantada tarihi kıyafet
Visegrad
Visegrad beygiri
Visegrad kale girişi
Kiliseden Slovakya
Esztergom kilisesi
Esztergom kent caddeleri
Visegrad kale içi
Yerel ve turistik lokanta-Visegrad
Katedralin büyük orgu
Esztergom kalesinden Tuna
Visegrad hatırası
Katedral tepesinden Esztergom
Maria Valeria bridge
Visegrad kalesi kulelerinden birisi
Kralın taç giyme töreni heykeli
Esztergom girişi
Visegrad kalesinde infaz
Slovakya
Visegrad kalesinde dinlenme

Bunu paylaş:

  • Facebook
  • Daha fazla
  • Twitter
  • E-posta
  • WhatsApp

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

yazar

seyahat etmeyi sever, güzellikleri görüntüler, değişik lezzetleri tadmaktan hoşlanır, doğa aşığıdır, bisiklet tutkunudur.

İzlenme sayısı

  • 213.805 tık

Bu blogu takip etmek ve yeni yazı yayınlandığında e-posta ile bilgilendirilmek istiyorsanız e-posta adresinizi yazıp "takip et" butonunu tıklayın.

“BİSİKLET” İÇİN RESME TIKLAYIN..

Da Vinci Bisiketi, 1860

“FOTOĞRAF” İÇİN RESME TIKLAYIN

Dancing of the Clouds

SEYAHAT

“Travel makes one modest, you see what a tiny place you occupy in the world” — Türkçesi: "Seyahat insanı alçak gönüllü yapar, çünkü aslında dünyada ne kadar küçük bir yer işgal ettiğinizi görmenizi sağlar" --- Gustave Flaubert

PEK YAKINDA

Olumsuzluklarla dolu koca bir 2017 yılını geride bıraktıktan sonra yine birlikteyiz. Yazı akışında meydana gelen aksamalar için özür diliyorum. Kaldığımız yerden olmasa da ziyaret etmiş ya da edecek olduğum yerlere ait bilgileri 2018 yılı boyunca sizlerle keyifle paylaşacağımı umuyorum. Bakalım Amsterdam' dan sonra sırada ne var?. İzlemeye devam edin...

SON YAZILARIM

  • Buenos Aires
  • 2019′ a merhaba…
  • Atina (Athens)
  • YouTube’da “Vanotek feat. Hevito – Viajero | Official Video” videosunu izleyin
  • Dresden “Elbe üzerindeki Floransa…”
  • AMSTERDAM
  • Kuzey Britanya’ nın yıldızı, Edinburgh…
  • Nördlingen ve Harburg
  • Dinkelsbühl ve Wallerstein
  • Schillingsfürst ve Feuchtwangen
  • Bologna, kızıl cazi0be…
  • Viyana, Avrupa’ nın müzik başkenti…
  • Rothenburg ob der Tauber
  • Weikersheim, bir Rönesans klasiği…
  • Bad Mergentheim, Romantik Yol’un kaplıcası…
  • Tauberbischofsheim ve Lauda-Königshofen
  • Wertheim
  • Würzburg, Romantik Yol’a açılan kapı…
  • Heidelberg, “Romantik Yol” un ilham perisi…
  • “Romantik Yol” da bir sonbahar gezisi…
  • PARİS’ te SON TANGO…
  • ERDEK
  • Kaz Dağları, bölüm 1
  • Ayvalık’ ta hoş bir dinleti…
  • Yeni bir gün daha…
  • Brüksel
  • Yeni Yıl Kutlaması
  • Kavala
  • Freiburg
  • Varenna
  • Luzern (Lucerne)
  • Londra (2)
  • Padova
  • Bratislava
  • Nice
  • Besancon
  • Sorrento
  • Lyon
  • Prag
  • Pisa
  • Budapeşte
  • Viyana
  • Venedik
  • Estergom
  • Siena
  • Salzburg
  • Strasbourg
  • Hoş geliyor (mu) sun 2014…(?) !
  • Verona
  • Londra

ZAMAN TÜNELİ

Ocak 2021
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031
« Nis    

“DEVR-İ PEDAL” ARTIK YAYINDA…

BİSİKLET tarihini ve gelişimini anlattığım, bisikletin insan yaşamına katkısını farklı boyutlarıyla kaleme aldığım yazılarım, "Devr-i Pedal" isimli blogumda yayınlanmaya devam ediyor. Yukarıdaki "Bisiklet için resme tıklayın" penceresindeki resme tıklayarak bu blogumu ziyaret edebilirsiniz.

TAKİP ETTİĞİM BLOGLAR

  • GEZMECİLER
  • Zeliha Özer
  • EpicuriousTravelers.com
  • sarahmatthews
  • Tamarind and Thyme
  • The WordPress.com Blog
  • cyclingfurther
  • Lrntn's Blog
  • Steve McCurry Curated
  • The Kitchen Crashers

KATEGORİLER

Almanya Amerika Avrupa Avusturya Fransa Güney Amerika Hollanda Kutlama Merhaba Türkiye Uncategorized Yunanistan İngiltere İspanya İtalya

Daha Fazlası

Alexandropolis Almanya Amalfi Ancona Atina Augustus Ayvalık Barok Bellagio Bergamo Bologna Brescia Brindisi Buda Bursa Como Edirne Elisabeth Florence France Genova Granada Greece Grinzig Habsburg Hohenlohe Hırvatistan Istanbul Italy Izmir Kavala La Turbie Lecco Limoncello Ljubliyana London Lyon Magyar Malaga Menton Monaco Monte Carlo Mozart Napoleon Napoli Nürnberg Olympia Padova Palio Perugia Peşte Pire Plovdiv Positano Regensburg Rimini Roma Sabah Salerno Salzburg Slovenya Sorrento Spain Strasbourg Tauber Thessaloniki Travel and Tourism Turkey valencia Venedik Verona Vezüv Visegrad Zeus İpsala

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

GEZMECİLER

Gezilen, görülen, tadılan güzelliklerin paylaşıldığı bir site

Zeliha Özer

Marmaris'ten Adriyatik Denizine Yelkenle Dolaşmak Üzerine...

EpicuriousTravelers.com

Sip. Savor. Explore.

sarahmatthews

Tamarind and Thyme

Cooking and Eating Well in London Without Going Broke

The WordPress.com Blog

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.

cyclingfurther

2 Belgians Cycling from Hungary to the chinese border across Central Asia!

Lrntn's Blog

Photo and travel blog

Steve McCurry Curated

Steve's body of work spans conflicts, vanishing cultures, ancient traditions and contemporary culture alike - yet always retains the human element.

The Kitchen Crashers

Seda ve Hakan’ın Mutfak, Seyahat ve Fotoğraf Maceraları…

Vazgeç
loading Vazgeç
Yazı gönderilemedi - e-posta adreslerinizi kontrol edin!
E-posta kontrolü başarısız oldu, lütfen bir daha deneyin.
Üzgünüm, blogunuz yazıları e-posta ile paylaşamıyor.
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası
%d blogcu bunu beğendi: