Etiketler

, , , , , , , , , , , , , , , ,

Tauber vadisinin eğimli arazisi üzerindeki tepelik bir bölgede konuşlanmış eski kraliyet şehri Rothenburg ob der Tauber, Romantik Yol ile Şatolar yolunun kesişme noktasında yer alıyor. Eski şehir tamamen surlarla çevrili ve ikinci dünya savaşından büyük yara almış olarak çıkmasına rağmen o kadar iyi korunarak günümüze gelmiş ki, vadinin ortasında adeta bir mimari mücevher gibi yükseliyor…

dsc_0045

Eski şehrin en gözde mekanlarından birisi ve gezmeci…

Kentin tarihi hakkında biraz bilgi edinmekte fayda var. 970 yılında Franconian nobelman Reinger tarafından bir Fransız şatosu yaptırılır burada. 1142 de 3. Conrad, kraliyet Şatosunu inşa ettirir (Roteburg Imperial Castle). Kentin ismine ilk kez 1144 yılına ait bir dökümanda “Rodenburch” olarak rastlanır.

img_20160924_103806

Gezmeci kentin kalbinde…

1250 yılı civarında “Staufer” yolu Augsburg’ tan gelip Rothenburg’u geçerek Würzburg’a kadar uzanır ve böylece “Romantik Yol” un doğuşu gerçekleşir. 1274 yılında Habsburg Kralı Rudolph sayesinde “kraliyet kasabası” statüsüne yükselen şehir 1352 de “Hür Kraliyet şehri” (Freie Reichsstadt) olur. 1356 da meydana gelen deprem şatoyu yıkar.

dsc_0914

Kentin sokakları

1400 başından itibaren Vali Heinrich Toppler yönetiminde kentin ekonomisi canlanır, büyüme hızlanır ve sur dışı alanlar imara açılır. Bu dönemde Rothenburg, Nürnberg’ten sonra Franconia bölgesinin en büyük şehri olur. 1485 de Jacob’s Kilisesi inşaatı biter. 1501 de kentin doğu surları yıkılır. 1521 de Yahudi nüfus şehirden kovulur. 1525 yılı ve devamında “çiftçi savaşları” kenti kötü etkiler. 1544 ile birlikte Protestanlık akımı hakim olur.

dsc_0063

Eski belediye binası ve meydan

1572 yılında doğu yakası surlarının onarılmasıyla birlikte yeniden canlanma ve büyüme başlar, Rönesans akımı etkisiyle yeni binalar yapılır. Ancak 1618-48 arasındaki “Otuz Yıl Savaşları” sırasında kent defalarca kuşatılır ve zenginlik yok olur. Bu dönemde bir de şehir efsanesi gerçekleşir: 1631 yılında vali Nusch, kenti General Tilly’ nin kuşatmasından kurtarmak için dev bir kasedeki şarabı bir solukta içer ve bu olay, daha sonra kutlanmaya başlanan bir festivalin “The Master Draught” ya da “Meistertrunk” un doğuşuna sebep olur. 1881 den bu yana her yıl Cuma-pazartesi günleri arasında dört gün bu amaçla Town Hall’ ün kraliyet odasında kutlama yapılır.

dsc_0084

Saat kulesi

1802 yılında Büyük Avrupa Güçleri ile Kutsal Roma İmparatorluğu arasında varılan anlaşma gereği, Rhein nehrinin sol kıyıları Fransa’ya verilirken, Rothenburg Bavaria’ ya bağlanır. Borçların ödenmesi için Bavaria pek çok varlığını satar, soylu aileler ve hanedanlıklar yerlerinden olup göçmek zorunda kalırlar.

1850 den itibaren romantik ressamlar ve şairler kenti keşfederler ve turizm ile sanayi tekrar canlanmaya başlar. 1873 yılında şehir Alman trenyolu şebekesine bağlanır. 1900 yılında mevcut bina stokunun listesi çıkartılır ve korumaya alınır. 1945 te savaş nedeniyle ne yazık ki kentin yarıya yakını tahrip olur. Onarım ancak 1970 yılında tamamlanabilir.

dsc_0903

Rothenburg’ da akşam oluyor

Görülecek yerler:

Şehir surları, kenti tamamen çevreliyor ve üzerinde bir de yürüme yolu var, yaklaşık 2,5 km uzunluğundaki bu ahşap yolu yürüyerek şehri yukarıdan izlemek olası. 14. asırda yapılmış surlar üzerinde pek çok kapı ve kule var.

Town Hall. Tarihi şehir merkezindeki bu muhteşem yapının Gotik tarzdaki batı tarafı 1250-1400 arası yapılmış, Kaisersaal (kraliyet salonu) ve 60 metre yükseklikte kuleye sahip. Rönesans bölümü (1572-78), “arcade” eklentisi (1681) ile “Ratstrinkstube” (councillers tavern,1446) ve 1910 da buraya konulan “Meistertrunk” saati görülebilir. 13/15. asırda yapılan “Fleich-und-Tanzhaus” yarım ahşap asma kata sahip olup, günümüzde Marien Pharmacy olarak hizmet veren ve 1488 de yapılan “Jagstheimerhaus”, 1608 de yapılan St. George’s ya da Herterich çeşmesi Town Hall ile birlikte görüşe sunuluyor. Yeni Town Hall ise eskisine bitişik.

dsc_0057

Binalar dantel süsleme gibi…

1311-1472 yıllarında inşa edilen St. Jacob’s Gotik Parish kilisesi yüsek iç hacim ve ona uygun yükseklikte sunak yeri ile dikkat çekiyor. 55 metre yüksekliğinde bir de kuleye sahip kilisede Friedrich Herlin tarafından boyanmış duvar panelleri, Tilman Riemenschneider tarafından 1501-1504 te yapılan kutsal kan sunağı, son akşam yemeği resmi, sacrament nişi ve doğu tarafında değerli pencere süslemeleri kiliseyi görkemli kılan unsurlar.

16. asıra tarihli Klingentor kapısı ve surları ile kent duvarına bitişik St. Wolfgang’s kilisesi.

1360 yılında yapılmış ve en eski kapı olma özelliğine sahip Burgtor. Hemen yanındaki bahçesi ve St. Blaise şapeli ile birlikte görülebilir.

Erken Gotik tarzında yapılmış 1285 yılına tarihli Franciscan kilisesi önce manastır olarak inşa edilmiş. St. Francis sunağını yine Tilmar Riemenschneider yapmış. Artistik mezar taşları da burada bulunuyor.

Plönlein bölgesinde ise, 1360 yılında yapılmış “Kobolzeller Tor” kapısını, “Kohiturm” kulesini, “Devil’s Pulpit” i (Şeytan mimberi), 1385 yılına kayıtlı “Siebersturm” kulesini görebilirsiniz.

Spital. Burası 1280 de kurulmuş bir hastane. İçinde Kutsal Ruh kilisesini, günümüzde üç katlı olan ve 1574-78 yıllarında yeniden inşa edilmiş yapıyı, “Pesthaus” u (salgın hastalık evi) ve gençler için hizmet veren oteli barındırıyor.

Spital surlar, 17. asrın başında yapılmış ve iki harici alana, yedi kapıya sahip.

Sayısız ahşap takviyeli ortaçağ evleri kentin hemen her yerinde görülebilir.

img_20160923_200004

Noel süslemeleri satan dükkanın vitrini

Şehirde ayrıca ziyaret edilebilecek müzeler de var. Kraliyet şehir müzesinde 1300 yılından kalan mutfak, şehre ait sanat, kültür ve silah koleksiyonu sergileniyor.

Ortaçağ suç müzesi (Medieval Crime Museum) 1395 te inşa edilip 1718 de yeniden yapılan ve St. John şövalyelerinin kurduğu devlete ait bir binada, ortaçağ hukukunu tanıtan bir müze.

Alman noel müzesinde ise geleneksel aile kutlamaları tanıtılıyor ve çeşitli zamanlara ait süslemelerden örnekler var.

Town Hall içinde Rothenburg’da 30 yıl savaşlarının tarihini anlatan bir sergi mevcut.

1270 yılında kurulan “Craftsman’s house” da,  çeşitli meslek grubundan olan üreticilerin o devirlerde aileleriyle nasıl yaşadıkları tanıtılıyor.

Bu tarihi şehirde kaldığımız Hotel Klingentor, surların dışında ve merkeze on dakikalık yürüme mesafesinde bir aile işletmesi. Otelin her yeri, odalar dahil eski tarzda döşenmiş, biraz da bizim Anadolu evlerimizi anımsatıyor. Daha önemlisi, şimdiki sahibi bay George ve  konuşkan eşi müşterilerle çok yakından ilgileniyorlar ve kendilerine özgü hoş davranışlarıyla bolca övgü topluyorlar. Booking.com vasıtasıyla bulduğumuz bu konaklama yerini tavsiye ediyoruz.

img_20160924_085443

Klingentor otelin sahipleriyle…

 

Rothenburg’ dan gözümüz biraz da arkada kalarak ayrılıp yola koyuluyoruz ama buraya tekrar gelmek arzusu taşıyoruz…Rotamızda Schillingsfürst ve Feuchtwangen var.