Ünlü Yunan yazar ve tarihçi Herodot (MÖ 5. YY), kendisinden sonra gelecek nesillere ışık tutması için yazdığı tarih kitabında Marmara bölgesindeki Kapıdağı yarımadasından (Arktonesos) ve bu bölgede yerleşmiş üç site şehir devletinden bahsediyor. Bunlar sırasıyla Kyzikos, Artake ve Prokonesos.
Bir tanesinin ismi zihninizde bir şeyler çağrıştırdı mı? Evet, kuruluşundan bu yana geçen 7000 yılı, Herodot’ tan sonra geçen 2400 yılı aşkın zaman sonra günümüzde Erdek olarak tanıdığımız cennet mekanlardan birisidir o zamanın antik şehri Artake…
Kentin kuruluşu ile ilgili çok rivayet var, böyle deniyor çünkü delil niteliğinde yeterli kalıntı ne yazık ki yok. “Cura”, “Porta” gibi yer isimleri günümüzde de geçerli ve halk arasında antik kenti tanımlayan işaretler olarak kabul görüyor.
Yüzünüzü kuzeye dönüp baktığınızda Kapıdağı yarımadasının boyun kısmının sağ tarafında Bandırma kenti, sol tarafında ise Erdek yer almakta. Yunanistan’ dan buraya göçen Dolionlar‘ ın tam da bu noktada Kyzikos kentini kurduklarına dair bulgular var.
Yarımada tarih boyunca pek çok devletin yönetimine girip çıkmış, sonunda da Osmanlı tebaasına katılmış. Tarihte hepimizin en azından adını bildiğimiz bu uygarlıklara ev sahipliği yapıp da nasıl geride bir delil bırakmadığını anlamak gerçekten zor. Ben yine de daha henüz on yıl önce başlayan arkeolojik kazıların devamı halinde birkaç kalıntıdan daha fazlasının bulunacağına inanıyorum.
Dünyanın sekizinci harikası kabul edilen Hadrianus Tapınağı burada Kral Kyzikos tarafından İmparator Hadrianus adına inşa ettirilmiş. Bugün yeşillikler arasında zor görülebilen birkaç galerisi kazılarda ortaya çıkarılmış. Roma’daki ünlü Kolezyum ile aynı büyüklükte bir amfitiyatro olduğu biliniyor ama henüz birkaç yıkıntıdan fazlası görünür değil. Belki de en görünür kanıt, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde bahsettiği Zeytinli Ada’da bulunan kaplıca. Kyzikos mezar alanındaki kazılarda bulunan bazı lahitler diğer bazı yapısal buluntularla birlikte Hükümet binasının bahçesini süslüyor…
Çok derin ve bir o kadar da değerli tarihe sahip Erdek’i birkaç satırla anlatmak kolay değil, umalım ki daha çok kanıt bulunsun, yer altındaki değerler gün yüzüne çıkarılsın. Peki buraya nasıl ulaşacağız? Çok kolay. İstanbul’ dan deniz otobüsüyle veya Yenikapı’dan araba vapuruyla önce Bandırma’ya, Tekirdağ’dan araba vapuruyla doğruca Erdek’e, karayoluyla Bursa Balıkesir veya Karacabey üzerinden, ya da Çanakkale’den, İstanbul ve Ankara’dan uçakla Edremit’e oradan karayoluyla…Gördüğünüz gibi, günübirlik gelmek bile olası, ama ben, en az bir gece hatta tercihan iki gece kalacak şekilde program yapmanızı öneririm. Çünkü çevrede gezilip görülebilecek çok yer var.
Çocukluk yıllarımda ailemle Balıkesir’den trene veya otobüse binerek Bandırma’ya gelip oradan dolmuşla Erdek’e geçer, eski balıkçı tekneleriyle Avşa adasına giderek tatilimizi orada geçirirdik. Eşimin ilkokul arkadaşlarından birisinin Erdek’li eşiyle birlikte bu şirin tatil beldesinde yaşadıklarını ve hatta burada bir lokanta sahibi olduklarını yıllar sonra öğrenmemizle birlikte geçtiğimiz Mayıs ayında Erdek’i ve Selda hanımla eşi Hüseyin bey’i yerlerinde ziyaret etmeye karar verdik.
Coğrafyası çok değişmeyen kentin görüntüsünün bir hayli farklılaşmış olduğunu söyleyebilirim. Hüseyin beyle eşi Selda hanım bizi çok sıcak karşılayıp kenti ve çevresini tanıtmak için her olanağı kullandılar, bizi hem gezdirdiler, hem de adeta evleri haline gelmiş lokantalarında birbirinden güzel ve lezzetli tatlarla tanıştırdılar. Bu mekanın adı “ASPAVA”. Erdek iskelesinin hemen karşısında ve gözden kaçırılması zor bir yerde. Sosyal medyada hakkında yazılan yorumların pek çoğu olumlu ve övgü dolu, nitekim yaşayarak biz de bunu doğrulamış olduk ve şimdi gönül rahatlığı ile bu adresi herkese tavsiye ediyoruz.
Erdek’e geldiğinizde yayan iseniz bir araba kiralayıp yarımadanın köylerini tek tek gezmenizi öneririz. Hem sağdan hem de soldan giderek turu tamamlamanız mümkün. Sabah kahvaltınız (sezonda) ve akşam yemeğiniz için Aspava’da yer ayırtmayı, Vehbi Koç’ un otuz yıl boyunca yaz tatilini geçirdiği Pınar Oteli ziyaret etmeyi ve güzel sahilinde mis kokulu iğde ağaçları altında serinlemeyi, açıksa balkanların en büyük diskosu ünvanına sahip “Kaya The Rock Disco” yu görmeyi ihmal etmeyin. Erdek’te çok büyük bir öğretmen evi de var, gecelemek için düşünülebilir.
Sözün özü:
Gezmeciler anılarını tazeledi, yeni dostlar edindi, yeni lezzetler tattı. Tekrar gitmeyi kesinlikle düşünüyor. Okuyucularımıza da şiddetle tavsiye ediyoruz. Ağız tadı için sözü Erdek’ li dostlarımıza, Selda-Hüseyin çiftine, yani ASPAVA’ya bırakıyoruz…
Erdek’ te görülebilecek yerler:
Kirazlı Manastır
Muhla Kalesi
Çifte Oluk (Apostol)
Palata (Çınarlı) çeşmesi
Zeytinli ada
Seyitgazi tepesi
Kurbağalı plajı
Çuğra plajı
Hükümet binası