Etiketler

, , , , ,


2013 Mayıs’ında çıktığımız İspanya  seyahatine hazırlanırken, dönüş yolunda rotamızı “2013 İtalya Bisiklet Turu” nun  bir etabına denk getirip keyifli bir gün geçirmeyi planlamıştım. Önceleri bunun sadece bir fikir jimnastiği olduğunu söyledim eşime, çünkü zaten bisikletle iç içe geçen yaşantımda bir de seyahatimizin bir tam gününü böyle bir planlamaya kurban etmemi nasıl yorumlar emin değildim. Sürpriz yapsam da koca bir gün oralarda canı sıkılır mı acaba? diye de düşünmedim değil hani…

Köy geçişlerinde süslemeler

Köy geçişlerinde süslemeler

Bu düşüncelerle birkaç alternatifli bir dönüş rotası hazırladım ve yola çıktık. Serüvenimize sizler de ortak oldunuz İtalya’ ya girene kadar. Böyle bir uluslararası yarışın bir etabını canlı izlemek demek, pek çok koşulun bir arada ve birbirini izleyerek gerçekleşmesini sağlamak anlamına geliyor. Hatta en küçük detayın bile önceden dikkate alınarak planlanmasını gerektiriyor. Yani tam benim sevdiğim türden bir iş konusu…

21 Mayıs günü Fransa’yı geride bıraktıktan ve İtalya sınırından bu güzel Akdeniz ülkesine girdikten az sonra meşhur Sanremo şehrinden geçtik ve sahil yolunu takip ederek  yola devam ettik. Bir gizli planım daha vardı, İtalya’ dan çıkmadan önce,  olabilirse bu ülkede üretilen bir yol yarış bisikleti kadrosu satın almak istiyordum.  Gözlerim yolun her iki yanını güvenlik kamerası gibi tarayarak ağır ağır ilerlerken birden bir bisiklet mağazasının reklam panolarını gördüm ve takip ederek “San Bartolomeo Al Mare” kasabasındaki bisikletçiyi buldum. Yaklaşık bir saat sonra işim bitmiş olarak İtalyan olmasa da yeni bisiklet kadrosu arkamızda tekrar yola koyulduk. Dilek olayın şokunu üzerinden atmaya çalışırken ben de asıl planımı gerçekleştirmek üzere navigatöre  komutları girmekle meşguldüm…

Pembe balonlu sürücüler

Pembe balonlu sürücüler

Yerinde izlemeyi planladığım etap,  22 Mayıs 2013 günü  Cravaggio-Vicenza arasında koşulacak olan 17. etaptı. Dolayısıyla öğleden sonra 14.00-17.00 arasında izleme noktamızda olmamız gerekiyordu. Etabın geçeceği yolların saat 12.00 den itibaren ulaşıma kapatılacağını da bildiğimden, sabah yola çıkıp güzergah üzerinde uygun yer bulmak üzere bu gece yakın bir yerde konaklamamız şarttı.  Öyle de yaptık ve Cremona yakınlarında geceledik.

Sabah kahvaltısından sonra yakındaki Mantova alışveriş merkezini de ziyaret edip Orgiano’ ya geldik ve güzergahta ilerlemeye başladık. Bu güzergahtaki hemen her yerleşim biriminde pembe renkli balonlar, süslemeler, dövizler, kutlama ve karşılama yazıları kullanılarak adeta bir festival hazırlığı yapılmıştı. Asfaltın yüzeyine de beyaz ve pembe renkli boyalarla çeşitli mesajlar yazılmıştı. Pek çok köy evinin bahçesinde kurulmuş masalarda ev ve köy halkı erken saatlerden başlayarak eğleniyordu. Bir noktada yol kenarında bir orkestra prova yapmaktaydı. Başka bir noktada kurulan tentelerin altında yerel halktan gönüllüler çeşitli yiyecek ve içecekten oluşan menüleri gelip geçenlere sunup bu eğlenceyi onlarla paylaşmaya başlamışlardı bile. Bunlardan birisinde biz de mola verip keyifle açlığımızı bastırdık.

Yemek molasında

Yemek molasında

Güzergahın hemen her noktasında bisikletleriyle ve spor bisiklet kıyafetleriyle yarışı yerinde izlemek, yarışçılara destek ve moral vermek, köylerini, kasabalarını temsil etmek, dostlarıyla hoş vakit geçirmek için gelmiş ve gelmeye devam eden kalabalık halk toplulukları görmek mümkündü. Ortak özellikleri ise, istisnasız hepsinin yüzünün gülüyor olmasıydı…

Şimdi biraz da “Giro d’İtalia” ya da kısa adıyla sadece “Giro” diye de anılan İtalya bisiklet turundan bahsedeyim:

Fransa Bisiklet Turu’ ndan sonra dünyada ikinci en prestijli tur olarak bilinen İtalya Bisiklet Turu tarihte  ilk kez 1909 yılında “La Gazzetta dello Sport” gazetesinin tirajını arttırmak amacıyla düzenlenmiş. İki büyük dünya savaşı sırasında ara verilmiş sadece ve onların dışında her yıl yapılagelmiş. Fransa ve İspanya turları gibi bu tur da üç hafta süreyi kapsıyor. Sadece İtalya sınırları içinde kalmayıp, komşu ülkelerin yollarına da girilip çıkılıyor bazen.

Yarışı beklerken sohbet

Yarışı beklerken sohbet

İtalya Bisiklet Turu’ nun en büyük ödülü, yarışı en kısa toplam sürede bitiren bisikletçiye verilen “Pembe Mayo”. Bu renk aynı zamanda turun da sembol rengi. Bunun yanısıra “Tırmanış”, “Sprint”, “25 yaş altı genç yarışmacı” ve “takım” klasmanlarında da ödüller var. Bu yıl, herbiri dokuz bisikletçiden oluşan 23 takım katıldı yarışa, ancak bazı takımlar eksik kadroyla yarıştılar. 2013 büyük ödülünü ise İtalyan bisikletçi Vincenzo Nibali kazandı.

2013 İtalya Bisiklet Turu toplam 21 etap ve 3,455 km olarak planlandı ama olumsuz hava koşulları nedeniyle bir etap iptal edildi. Yirminci etabın finişinde ise kar yağıyordu…!

Öncelikle “Spor” konusunun, gezip gördüğümüz onca yerde halk tarafından çok farklı algılandığını, spor yapana büyük saygı beslendiğini ve sporun aynı zamanda bir eğlence unsuru olarak da ön plana çıkarıldığını belirtmekta fayda var. Zira ülkemizde spor denilince çoğu kez akla gelen futbol bile, saygın bir spor olmaktan çok uzak hala…İtalyan halkının bisiklet sporuna olan yakın ilgisi ve sevgisi anlatmakla bitecek gibi değil. Hani neredeyse “ben neden bu ülkede doğmamışım ?” dedirtecek kadar insanı kıskandırıyor.

Ağır abiler grupta

Ağır abiler grupta

Bugünkü etap 205.6 km uzunlukta ve tek bir tırmanış noktası var, o da 197.9 uncu km’ deki ve 402 metre yüksekliğe sahip Crosara tepesi.  Ben de bu tepeye yakın bir noktada yerimi almak için güzergahta ilerledim ve tepeye ulaşıp hatta birkaç km geçtikten sonra geri dönüp tepeye 500 metre kala uygun bir yol kenarı boşluğu bularak arabamızı parkettim. Saat henüz 13.00 olmasına ve yarışçıların bu noktadan tahminen 16.40 gibi geçmelerinin beklenmesine karşın, bu yer belki de kalan tek boş yerdi…

Hava koşulları yarış için idealdi doğrusu ve bu da halkın eğlencesine daha çok neşe katıyordu. Durduğumuz yerden gelişmeleri izlemeye başladık. Yarışçılardan önce halk bisikletleriyle önümüzden geçti, tepeye çıkıp geri döndüler, sonra bir daha, bir daha. Bulunduğumuz noktada yokuşun eğimi % 7-8 gibiydi ve genç-yaşlı, zayıf-şişman, çoğu erkek halk bu sporu zevkle yapmaya çalışıyordu. Hemen çapraz karşımızdaki köy evinde de insanlar bir masa etrafında eğleniyorlar, zaman zaman yola çıkıp geçen bisikletlilere, yolu kontrol eden görevlilere iltifat ediyorlar, şarkılar söylüyorlardı.

Bu evin yaşlı beyi yanımızdan geçerken bizimle göz teması kurdu ve İtalyanca birşeyler söyledi, ben de İngilizce karşılık verdim, sonra yaklaştı ve konuşmaya devam etti, anlayamadığımı ifade ettim, “önemli değil” anlamında  bir şeyler söyleyip yoluna devam etti. Yarım saat kadar sonra elinde bir tepsi, üzerinde iki sandviç, iki bardak ve bir şişe soğuk beyaz şarap getirerek bizi şaşırttı. Sonra gidip biraz İngilizce bilen bir yakını genci getirdi ve konuşmamızı sağladı. Fotoğraflar çekildi ve eğlence devam etti, ama ikram bitmedi…

Çiftlik evi sahibi ve yakını

Çiftlik evi sahibi ve yakını

Yarışçıların bu noktaya ulaşma saati yaklaştıkça heyecan attı ve önce birkaç motorsiklet, arkasından görevli araçlar derken ilk yarışmacı (Movistar takımından Giovanni Visconti) arkasında bir başkasıyla birlikte önümüzden geçti. Biraz sonra da ağır abilerin yer aldığı Peloton (ana grup) ve diğerleri yokuş yukarı pedal bastılar bizi selamlayarak. Bu arada deklanşörler şakır şakır çalıştı tabii…

Yarım saat kadar oyalandıktan ve kalabalığın dağılmasını bekledikten sonra, eğlencenin daha devam edeceğini anlayarak bulunduğumuz yerden ayrılıp tekrar aşağıya inmeye karar verdik ve yavaş yavaş halk ve diğer bisikletlilerle birlikte tepeden aşağı inerek nefis bir günü geride bırakıp güzel bir tecrübeyi heybemize ekleyerek yolumuza devam ettik…

Konuşlandığımız yer

Konuşlandığımız yer

İşte bu tam günlük organizasyon için ne düşüneceğini bilemediğim eşimin, seyahat dönüşü o gün için söyledikleri:

“Çok güzel bir gündü, beklentimin çok üstünde bir katılım ve coşku vardı. Buralarda bu sporun çok farklı algılandığı açıkça görülüyor. Adeta bir festival havasında yarış yapılıyor. Keşke bir fırsat yaratıp tekrar benzer bir yarışı halkla birlikte izleyebilsek…”